ŞEHİT MEKTUPLARI


 

Kamil'in mektubu şehit düştükten sonra geldi


İzmir, 14 Temmuz gecesi iki şehit verdi. Birisi daha 20 yaşında olan Komando Onbaşı Kamil Alkan'dı.
Alkan ailesi, İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı 2 bin 600 nüfuslu Konaklı beldesinde oturuyor. Cenaze günü, hiç görülmemiş bir kalabalık toplanıyor. Beldede cenaze günü yas tutuluyor, televizyonlar açılmıyor.
Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı törenle pazartesi günü toprağa verildi Kamil Alkan. Alkan'ların yoksul evi taziye ziyaretine gelenlerle dolup taşıyor. Belediye Başkanı Mustafa Kantar ve beldenin sakinleri ailenin yanından ayrılmıyor.

İki gün önce yazmış...
Anne Vesile Alkan, 1974 yılında yapılan Kıbrıs Barış Harekâtı'nda şehit düşen amcasının adını taşıyan oğlunun ardından "Keşke sana amcanın adını vermeseydik" diye ağıt yakıyor. Baba Mehmet Alkan gözyaşları içinde.
Ödemiş'ten pazartesi günü Konaklı'ya gelen PTT aracı, belki de dünyanın en eşsiz mektubunu getiriyor. Kamil Alkan'ın şehit olmadan iki gün önce yazıp postaya verdiği bir mektup bu.
Postacı, bu özel mektup için normal mektuplarda başvurulmayan bir yöntemde ısrar ediyor ve şehit mektubunu ancak imza karşılığı aileye teslim edebileceğini söylüyor.

'Mektubu açmayın'
Acılı baba imza vermeyince Kamil'in dayısı Şerif Özdil imzayı atarak zarfı alıyor. Baba Mehmet Alkan, gözyaşları içinde çok uzaklardan gelen mektup için aileyi uyarıyor:
"O mektubu kimse açmasın. Benim yatağımın altına koyun. O mektubu sadece ben, zamanı gelince açacağım!"
*****************************

 

*****************************


ADI SOYADI: Aşkın YELDİREN

ŞEHİT OLDUĞU YER: Hakkari-Şemdinli-Aktütün

TARİH: 13/09/1992

Canımdan çok sevdiğim anneciğim, babacığım, ablacığım ve kardeşlerim, enişteciğim; bu mektubu Şemdinli ilçe merkezindeki taburda kaldığım odada yazıyorum. Bugun artık benim buradaki son gecem. Yarından itibaren asıl görev yerime yani Konur mezrasına bölüge gidiyorum. Her zaman ve her mekanda arzu ettiğim sey hayırlısıdır. Allahü Teala alnımıza ne yazmıs ise elbettekio olacaktır. Buna hiç bir kuvvet mani olamaz. Bunu ne zaman ne de mekan değiştirir.

Herneyse sizden ayrıldığımda tüm samimiyetimle söylüyorum adeta yıkıldım. Sanki vucudumda bir parca eksilmiş gibi hissettim. Biliyorum ki bu gibi riskli bir yerden dönmekte var dönmemekte. Sizleri görmekte var görmemekte. Biz insanlar bu ihtimali her ne kadar düşünmesekte bir gun gerceklesecek.

Ben su sıralar halen tayin işiyle ugrasıyorum inşallah Allah yardım ederde olur.

Aşkın Yeldiren
_ _ _ _ _ _ _ _ _

Anneciğim, Babacığım

Evvela ellerinizden öper, kucak dolusu sevgş ve selamlarımı iletir Allahu Tealadan sıhhat ve afiyet dilerim. Daha ayrılmamıs cok kısa bir zaman olmasına ragmen ve 4 kez telefonla, bir kez de mektupla görüşüyoruz. bu ektubu yazmamdaki gaye bugun, yarın Konur mezrasına gideceğim için gitmedensize mektup yazmak. Telefonda söyleyemediklerimi mektupta belirtmek istedim.

Allah 'ın izni, sizinde dualarınızla inşallah 14 ayıda bitirir, normal hayata döneriz. Burası için normal diyemem cunku sizde biliyorsunuz cok karısık, anlayacagınız cepheye gidiyoruz. Bu cennet vatan için son sefer, son nefese kadar mücadele vereceğim.

Eğer düşsek sizde takdir edersiniz. En yüksek makama, en büyük mertebeye Şehitlik mertebesine ulaşıyoruz.

Ha neyse kafanızı biraz ağırttım herhalde şimdi asıl konuya gelelim.

Coşkun !a ayrıca fiş gönderiyorum 5,6 bin liralık.

Allah 'a ısmarladık

Aşkın Yeldiren
J.Astb. Kd. Çvş
*************
Adı Soyadı : Serhat GENCER
Rütbesi : Dz.P.Astsb.Çvş.
Doğum Yeri : Kırıkkale
Doğum Tarihi : 1973
Olay Tarihi : 08.01.1994
Şahadet Tarihi : 08.01.1994
Şehit Olduğu Yer : Şırnak - Maden


Sevgili Ailem

İlk önce hepinizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Bu mektup ancak ben öldükten sonra sizin elinize geçecektir. Beni asla unutmayın. Hep kalbinizin bir köşesinde saklayın. Şunu asla unutmayın. Allah'ın verdiği canı Allah'tan başkası alamaz. Bu yüzden üzülmeyin. Yalnız size söylemek istediğim bir şey var. Ben Burcu’yu çok seviyordum ve bu sevgimi de mezara ¤¤¤ürüyorum. Ben burda öldümse Allah yolunda, vatan namus ve millet yolunda öldüm. Benimle aslında gurur duyun ve gülün. Asla ağlamayın. Eğer ağlarsanız ben yattığım yerde rahat edemem. Dedeme de hepinizin selamını söylerim. Kendinize çok iyi bakın. Sizleri çok seviyorum. Hepinizi çok özledim. Oğlunuz. Yazacak başka bir şey bulamıyorum.

Serhat Gencer
Dz.P.Astsb.Çvş.
******************
Adı Soyadı : Resul Elhan
Doğum Yeri: Yozgat
Ana Adı: Döndü
Baba Adı: Bekir
Medeni Hali: Evli
Sınıfı, Rütbesi: Jandarma Astsubay Kd.Çvş.
Şehit Olduğu Yer : Tunceli Merkez - Uzuntarla 21.07.1996
Defin Yeri : Yozgat / Sorgun


18.7.1996

Canımdan çok sevdiğim anacağım ve babacığım,

Bu mektubu Nazimiye ilçesi Şehit Mehmet Jandarma Karakolundan yazıyorum. Nasılsınız iyimisiniz. inşallah yaramaz bir durum yoktur. Beni soracak olursanız çok şükür iyiyim. Tek sıkıntım varsa o da sizlersiniz. Hele telefon ettiğimde köyü çıkaramayınca daha çok canım sıkılıyor. Sevgili anacağım, biliyorsunuz tayinim çıktı. Gideceğim yer bile belli oldu. Yani buralarda son yirmi günüm. İnşallah yirmi gün sonra oradayım. Babam ne yapıyor? Keşke yeni görev yerim olan Burdur'a gitse de oradan bir ev kiralasa. Düğünden önce mobilyaları bu eve yerleştirirsek düğünden sonra bize yük olmasın. Her neyse.

Anacağım, geçen ki telefon ettiğimde yünü yıkadığınızı söylemiştin. Fakat Fadik bacımla Hatun bacım köye daha gelmemişler sen bu yünleri kimlerle yıkadın? Niye kızlarını beklemedin? Manavgat'a telefon edip Fadik bacıma iyice bir fırça attım. Aynı gün İzmir'e de telefon edip Hatun bacıma da kızdım. Onlar da yarın çıkıyorlarmış. Yani öbürsügün köyde olacaklarmış. Bende onlara bu saatten sonra köye niye gidiyorsunuz? Düğün hazırlığına mı? yoksa tatile mi gidiyorsunuz dedim. Neyse anacığım, bunlarla kafanı şişirmeyim. Geçen gün Zühali aradığımda dört pencerelik tül perde eksikmiş. Alacakken Zuhali de ¤¤¤ürün de o da beğensin olur mu? Haa, anacığım geçen oraya gittiğinizde başını açık görmüşsünüz ya? Onu söyledim kızdım. Artık sizin yanınızda başını örtecek. Anacığım, düğün kartını ağbim beğensin bastırsın. 40-50 tane de bana gönderin, arkadaşlarıma dağıtacağım. Gerçi gelemezler ama olsun.

Anacığım, günler geçtikçe içimdeki sızı daha da artmaktadır. Akşam yatağıma uzandığımda olsun, görevde iken olsun hep sizleri düşünüyorum. Bir hissim diyor ki yirmi gün sonra çifte bayram yaşıyacaksın. Bir hissim de diyor ki bütün bu mutlu günleri göremiyeceksin. İnşallah ikincisi olmazda hepinize sağ salim kavuşurum. Şimdilik Hoşçakalın.

Not: Anacığım, tayin iznim tam yirmi gün. Temmuzun 29-30'unda oradayım. Ağustosun ilk hafta sonunu düğün günü olarak belirleyin.

Resul Elhan
***************
Adı Soyadı : Ahmet Çalışkan
Doğum Yeri : Amasya
Baba Adı: Hüseyin
Ana Adı: Fatma
Medeni Hali: Evli
Sınıfı, Rütbesi: Jandarma Üstçavuş
Sicili - Tertibi : 1986 - 628 İl K.lığı - Siirt
Şehit Olduğu Yer : Siirt - Kurtalan Tulumtaş 5.12.1994


Merhaba Hayatım

Öncelikle senden özür dilemek istiyorum. İçtenlikle özür dilerim canım. Şu günler benim için çok zor. Bana hak vereceğin kanısındayım. Seninle sözlülük süremiz hemen hemen yılını bulacak. Ama ben seni göremiyorum. Seninle olamıyor, el ele gezip, gülüp eğlenemiyorum. İşin en kötü yanı da senden uzakta olmam ve elimden herhangi bir şeyin gelmeyişi. Telefonda konuşmak veya böyle mektup yazmak seni bilemiyorum ama beni tatmin etmiyor. Yetmiyor Zümriye bana yetmiyor. Son özellikle 2-3 aydır karşılıklı oturup, dertleşecek konuşacak, birşeyleri paylaşacak birisine ne kadar çok ihtiyaç duyduğumu anlatamam. Diyeceksin ki bana yaz veya telefonda söyle. Haklısın ama olmuyor. İşte gülüm olmuyor. Senden herhangi bir şeyi sakladığım gibi bir düşünceye kapılmanı istemiyorum. Çünkü senden saklayabileceğim ne olabilir ki? Yokta.

İkinci sebebe gelince seninde bildiğin gibi bizim ufaklık İsmail dağıtım oldu. Şimdi bu Cumartesi Hakkari-Çukurca'ya gidecek. Ona baştan yardım etmek istemedim. Sebebi ise insan kayırmanın, torpilin hep karşısındayımdır. Haksızlığa tahammül edemem. Ama şimdi düşündüğümde ise Allah göstermesin herhangi bir şey olması durumunda vicdan azabı çekeceğim. Belki bir telefon etmiş olsaydım acemi birliğinde (Hatay'da) bırakabilecektim.

Evet sevgilim. Bir erkeğin yapması ve de bir bayanın yapması gereken işler vardır. Şu an evi de düşünmeden yapamıyorum. Biliyorum Hüseyin onlar için elinden geleni yapıyor ama görmeyince içim rahat olmuyor. Seninde başını ağrıtıp, zamanını boş yere harcamayayım. Ama hayatım lütfen beni yanlış anlayıp, yanlış tanıma. Önümüzde uzun bir ömür var. Bana şu günlerde destek olmanı bekliyorum. Benim için öyle zannediyorum ki düğüne kadar geçecek zaman yaşadığım en zor ve geçmek bilmeyen günler olacak.

Mutlu günler ve sevgiler
Seni seviyorum.
Ahmet Çalışkan

Not: Zümriye senin mektup ile fotoğrafını hala alamadım.
**************
Adı Soyadı : Bedir Karabıyık
Doğum Yeri : 20.03.1953 - Doğubeyazıt
Baba Adı : Ahmet
Ana Adı : Saadet
Medeni Hali : Evli / 2 Çocuk Babası
Şehit Olduğu Yer : Sarıkamış - Kızılçubuk Köyü - 04.04.1994
Defin Yeri : Balıkesir - Bandırma


VASİYETİMDİR

Canım Anneciğim,

Herşeyimi ama herşeyimi sana borçluyum, hep sana hizmet etmeyi, yanımda kalmanı, sana hürmet etmeyi, güzel kokunu koklamayı arzuladım. Çok az kısmet oldu. Bu dünyada sana doyamadım. Anneciğim dünyayı sevemedim, tad da alamadım. Allah'ın emir ve rızasına aykırı herşey beni rahatsız etti. El hasıl dünya bana küstü bende ona.

Bilmiyorum ama zannediyorum senin dualarının bereketiyle ömrüm uzun olur. Eğer sen veya ben önce gidersek önce giden kucağını açıp beklesin. Elbette kavuşacağız. Saçından bende bir tutam var, onu yanımda taşıyorum. Ölürsem Allah'ın izniyle bu kahramanca olacaktır. Saçının telleri yanımda kalsın, sakın ağlama. Bilki göğsümde kur'an var.

Dudaklarım da, son olarak Allah'ı zikretdi. Gönlün müsterih olsun. İbadetlerimi zikirlerimi hep bağışladım, elimde birşey kalmadı Rabbimin huzuruna bomboş gidiyo- rum. Onun gufranının kuşatacağını umuyorum.

Sana başka ne yazayım evvel gidene selam olsun.

Oğlun Bedir
**************
Adı Soyadı : Ali KARAOĞLAN
Baba Adı : Mehmet
Ana Adı : Nazife
Medeni Hali : Evli / 1 Çocuklu
Memleketi : Kütahya - Simav
Şehit Olduğu Yer : Kars - Selim
Şahadet Tarihi : 09.10.1990


Değerli Babacığım

Mektubuma başlarken, en derin sevgi ve saygılarımla selam eder, Yüce Mevla'mdan sağlığın ve mutluluğunun daim olmasını niyaz ederim. Ben şimdilik iyiyim, hamdolsun sağlığım yerinde. Pek huzur bozucu bir şey de yok. Henüz yakacak almadım. Sobamız da eskidi, yenisi alınacak. Şimdilik mali sebeplerden dolayı bu işler duruyor. Lojmanın büyük odasını senin gelmen için hazırlıyorum. Biraz masrafım oldu oraya. Babacığım burada tek başıma kendime bakamıyorum. Onun için çocukları gelmeleri için çağırdım. Herhalde ayın 15 nde seni ziyaret edip söylemişlerdir. Bugün için Selim’ e gelmeleri lazım Allah izin verirse. Zaten mektubu onları karşılamaya giderken atıyorum. Yazın Anam da "ben yalnız da dururum'' demişti. Ben de iyice sıkıldım burada, çağırdım gelsinler diye. Allah izin verirse 15 tatilinde geliriz. Gerçi biraz zor olur gelmemiz ama gelmeye çalışacağım.

Babacığım, bizim köyün öğretmen kontenjanı 5 kişilik oldu. Bu sene derslere girmeyeceğim, Yani müstakil müdür oldum. Ancak senede 20 günlük resmi iznim var. O bakımdan zor olacak. Ara tatilinde falan iznim olmayacak ancak ben almaya çalışacağım. Belki rapor filan ayarlarım. Gelmemiz bu bakımdan zor.

Sen hiçbir şeyi kafana takma. Çünkü düşünsen ya da düşünmesen eline bir şey geçmez. Her zaman, her şey Allah'ın takdiri üzerine olur. Bu başımıza gelen de Allah’ın isteğiydi. Canını hiç sıkma. Sayılı gün gelir geçer. İnan ki şu anda benim de senden bir farkım yok. Evden başka hiçbir yere adım attığım yok. Tek dostum televizyon, ona da baka baka usanıyor insan. Kendimi kitaplara veriyorum bende. Sen de vaktinin çoğunu okumaya ayır. Okudukça kendini daha ileri düşünceli, daha sakin ve daha iyi hissedersin. Çünkü bilginin durağı yok. İnsan her gün yeni şeyler öğrendikçe insandır. Yoksa bir bitki ya da bir taştan farkımız kalmaz.

Şimdilik hoşça kal.Sana ve arkadaşlarına selam eder ellerinizden hasretle öperim. Allah-ü Teala yardımcınız olsun.

Oğlun

Ali Karaoğlan
****************
Adı Soyadı : Ömer Zeki Varan
Doğum Yeri : 1966 - Artvin
Baba Adı: Mehmet Nuri
Ana Adı: Güli
Medeni Hali: Bekar
Sınıfı - Rütbesi : Piyade Asteğmen
Sicili - Tertibi: 221-505558 1.Komando Tugayı Bolu
Şehit Olduğu Yer : Şırnak - Görmeç Köyü


27 Ocak 1992 GÖRMEÇ

Sevgili Anneciğim,

Buraya geldikten ancak kırk gün sonra size bir iki satır şey yazabilmek için fırsatı askerliğini bitiren erlerin gidişinden yararlanarak yakaladım. Şu mektubu yazmak için kağıdı bile askerlerin koğuşundan aratarak zorla buldum. Burada yaşamak zor anne. İsterseniz birazcık size buralardan bahsedeyim.

Burası Şırnak'tan 20-25 km. uzaklıkta doğusunda Cudi dağı, batısında Gabardağı, güney de ise Giraf diye dağların bulunduğu 60-70 hanelik bir köy. Köyün hemen girişinde bulunan bölüğümüzde betondan sadece bizim kaldığımız iki gözlü bir ev yanında bulunan bir haber merkezi var. Bölükte askerlerin kaldığı yer tam bir ahır görüntüsünde. Şu anda ikmallerimize araçların gelebildiği yere kadar gidip, tahminen 10 km kadar yokuş bir yolla sırtımızda taşı"KELİME EDİTLENMİŞTİR" yapıyoruz. Burda herşeyimizi kendimiz yapmak zorundayız. Aksi halde aç veya odunsuz kalıp soğuktan donabiliriz. Bir aydır kesik olan elektriğimiz iki gün evvel geldi. Bir şeyin yokluğu olmayınca varlığından bir şey anlamıyormuşuz. O altmış hanelik köyün görüntüsü elektrik gelince bize kocaman bir kent gibi gelmişti. Kısacası burada herşeyin yokluğunu çekiyoruz ama en çok sizlerin ve sevdiklerimizin. Bu yıl kar burada çok fazla yağdı. Köylüler 30 yıldır böyle kar görmediklerini söylüyorlar. Bir hafta devamlı yağan kardan sonra birde terörist peşinde dolaşmak bize hem doğayla hemde teröristle uğraşmak zorunda bırakıyor. Bir görev en az beş gün sürüyor, dağlarda, karla soğukla, teröristlerle ve korkuyla mücadele etmek zor gerçekten çok zor. Fakat her şeye rağmen yaşamak için bunları yapmak zorundayım. Burda benimle birlikte 20 tane askerin sorumlusuyum. Onların hem komutanı hem annesi, babası hemde arkadaşı olmak zorundayım. Bazen üç gün uyumadığım zamanlar oluyor. Burda uyumakla ölmek arasında pek fazla fark yok. Daima uyanık olup hem etrafı hem nöbetteki askerleri kontrol etmek zorundayım. Bir anlık gaflet hepimizin sonu olabilir.

Köylülerin çoğu terörist fakat onlarda hem bizlere hem teröristlere yardım etmek zorunda kalıyorlar. Köylüler iki mt karda bir yere gidemedikleri için önce bizim gidip gelip yolları açmamızı bekliyorlar. Ne sağlık ocağı, ne okul nede köylülerle uğraşacak bizden başka bir kurum var. İster istemez bizimle iyi geçiniyorlar. Geçen gün yine bir köye gitmiştik. İki gün sonra köyün muhtarı yanımıza gelerek bir kadının çok kötü doğum sancıları çektiğini ilk doğumu olduğunu, bir türlü doğum yapamadığını söyledi. O anda bir insan hayatının benim ellerimde olduğunu düşündüm. Köyün yolu kardan kapalı ve kadının yetiştirilmesine imkan yoktu. Zaten kadın geceden beri sancı çekiyormuş. Köylü gece çıkamadığı için gelememiş, gece gördüğümüz herkese terörist muamelesi yapıyoruz. Yapabileceğin tek şey tabur komutanını ara¤¤¤¤¤ helikopter istemekti. Fakat helikopter bizim için bile gelmiyordu nerde kalmış bir köylü için. ama yine de tüm içtenliğimle ve ısrarla helikopter istedim. Köylüyü toplayıp köyün ortasında helikopterin inmesi için iki mt kalındığındaki karı açtırdım. Bütün köylü ve ben büyük gayret gösterdik. Artık her şey helikopterin gelmesine kalmıştı. Sıkıntılı bekleyişler ve birçok ricadan sonra nihayet helikopter geldi. Kadını gönderdik. Artık benim yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı. O kadına dua etmekten başka bir şey yapamazdım.

Köylünün benim elimi sıkıştan ve bana ettikleri dualar belkide sizin yaptığınız dualar kadar vardır. İşte günler burada her şeyi yaşa¤¤¤¤¤ geçiyor. Gündüz elini sıkan köylü akşamları dağa çıkıp üzerime ateş yağdırabilirler. Akşam olunca her şey bitiyor burda. Sadece bekleme başlıyor ta ki bir kaleşnikof un bu sessizliği bozmasına kadar. İşte o zaman insanın aklına hiçbir şey gelmiyor, karşındakileri caydırıp seni yok etmesine izin vermeden bildiğim tüm askerlik kavramlarını uyguluyorum. Yaşamakta ölmekte tuhaf buralarda. Buralara nasıl düştüm? Suçum neydi? Bilmiyorum ama her şeye rağmen başa gelen çekilir diyorum. Her gün ağarmasında acaba batan günü görebilecekmiyim? diyorum. Ne yaşayacağım ne de öleceğim belli herşey olabilir ama buradan sağ salim dönmek ve sizlerle tekrar kavuşmanın özlemiyle yaşamaya daha kuvvetli sarılıyorum.

Sizleri çok seven oğlunuz
Komando Astğm.
Ömer Zeki Varan
********************
Adı Soyadı : Sadık Türkyılmaz
Doğum Yeri : Ankara - 1974
Baba Adı: İsmail
Ana Adı: Selma
Medeni Hali: Bekar
Sınıfı, Rütbesi: Jandarma Çavuş
Sicili - Tertibi: 1974-2 İl J.K.lığı - Hakkari
Şehit Olduğu Yer : Hakkari - Çukurca Gölgelibeş Mevkii 10.07.1995


Çukurca'nın dağlarından merhaba

Sevgili Anneciğim babacım nasılsınız iyimisiniz
iyi olmanızı yüce Allahtan dilerim. O pamuk ellerinizden öperim. Abimin ellerinden kardeşimin ve yeğenimin gözlerinden öperim.
Eğer beni soracak olursanız ben çok iyiyim. Az kalan günlerimizi saymakla uğraşıyorum ve ayakta kalmakla uğraşıyorum.
İki tane PKK denilen ¤¤¤lerle uğraşıyoruz biliyorsunuz ama sonunda acı günlerimiz bitecek yeniden değişik bir hayata kavuşacağım ve yerden Türkyılmaz ailesi toplanacak. Annem senin yüzün her zaman gülecek. Annem bizi bu yaşa kadar çok büyük destekle yetiştirdin. Allah'ın izniyle bundan sonra dertler bitecek tatlı ve mutlu günler gelecek.
Artık şu Zafer gilde, gelsede biz kurtarsalar ama şuan da nöbet harici hiçbir işimiz yok. Kalk nöbet tut yat bu mektubu yazdığımda da maaşımı alıyoruz ve para sıkıntısı yine kalktı anam yine burada patron Sadık. Aynur nasıl iyi mi iyi olmasını cenabı Allahtan dilerim. Baban nasıl dedemgil nasıl iyilerdir inşallah Allah onları başımızdan eksik etmesin.
Anne artık bana ailemize yakışır gelinini hazırlamaya başla kara kaşlı kara gözlü olsun. Neyse canım güzel olsun kızmadın değil mi. Annem şafak çok yakın sizleri yine çok özledim.
Sizi seven asker oğlunuz.
Eski günler burnunda tütüyor Sadık’ın (Türkyılmaz). Çukurca'dan yazmıştı mektubunu; "Teskereyi alınca, Türkyılmaz ailesi yeniden toplanacak. Annem, senin yüzün yeniden gülecek. Bizi büyütene kadar neler çektin. Ama bundan sonra mutlu günler gelecek."
Mutlu günler umuduyla Sadık. Bir de dileği vardı anasından:
"Anne artık ailemize yakışır gelini kızını hazırlamaya başla. Kara kaşlı, kara gözlü olsun. Şaka bir yana şafak çok yakın. Beni bekleyin."

Sadık Türkyılmaz
*********************
 
Adı Soyadı : Erol Ercan
Medeni Hali: Bekar
Memleketi:Bartın
Olay Tarihi: 5.11.1994
Şehit Olduğu Yer : Mardin - Savur Karayolu
Defin Yeri : Bartın - Döngeller Köyü


Saygıdeğer babacığım ve anneciğim.

Benim için üzülmeyin olur mu. Ben çok iyiyim. Buradaki rahatım da iyi. 2000 (İkibin) kişilik bir köydeyim. İlçeye çok yakın. Keçi deresinden Kumluca gibi. Köy gayet sakin, köyün ortasından bir çay akıyor. Çayın iki tarafında kavak tarlaları ve bahçeler var. Köy Arap köyüymüş. 4 tane şıh denilen bir adamlar var onlar sayesinde köyde pek olaylar olmuyormuş. Okulda 15 öğretmen varız. Bana birinci sınıfları verdiler. Çocukların bazıları Türkçe biliyor, bazıları hiç bilmiyor, sadece Arapça biliyor.

Okulun lojmanı yokmuş. Köyün içersinden bir ev tuttum. Bu mektubu da anca yazabildim. Eve taşınmadan önce bir öğretmen arkadaşın evinde kalıyordum. Eve eşya olarak 1 tane çekyat, 1 tane masa, 4 tane sandalye, 1 kilim aldım. Birkaç tane eksikliklerim var, onları da ilerde yavaş yavaş tamamlarım.

Babacığım aylığımı aldım ama hemen para gönderemedim. 6 milyon lira gönderiyorum. 1 milyon lirasını harçlık yaparsın. Televizyonda haberlerde söylüyorlar, öğretmenleri de öldürüyorlar. Siz benim için dua edin ben de biraz dikkatli olurum Allahın izniyle hiçbir şey olmaz inşallah. Keçideresine telefon edin diye Ankara'ya telefon etmiştim. Belki haber almışsınızdır. Bundan sonra da fırsat buldukça ben haber yollamaya çalışırım. Benden haber alamazsanız merak etmeyin olur mu. Devamlı mektup yazamam okunur belki. Devamlı telefon da edemem. Nizamettine mektup yazamıyorum. Ona yazın kusura bakmasın. İki üç ay sonra parası bitmeye başlayınca ben size gönderirim sizde ona gönderirsiniz.

Selamlara gelince beni soran herkese selamı var. rahatı da iyiymiş, aylığını alınca bize para gönderdi deyiverin. Sizlerinde hepinize ayrı ayrı selam eder, ellerinizden öperim. Haber, mektup alamazsanız merak etmeyin.

Oğlunuz Erol Ercan


ANNE DEN ŞEHİT'İNE MEKTUP

Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar özledim ki seni…

Canım yavrum, sen bizim ilk göz ağrımızdın.. Dört gözle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gün vuruldum sana… Ne güzel gözlerin vardı, ışıl ışıl… Öyle güzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu çocuktun, hiç üzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gülümserdin, meleklerle oynadığını düşünürdüm. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nöbet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk ‘anne’ deyişini… Hep üstüne titredik.

Sonra büyüdün… Zaman su gibi geçiyor. Her dışarı çıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yüreğimden neler koptu.

Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gözü gibi bakacağından emindim. Bir süre sonra Güneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, öyle emin konuşuyordun ki… “Göreceksin anne, bu devlet düşmanlarına gereken cezayı vereceğim. Vatanımın dağlarını bu eşkıyalardan temizleyeceğim” diyordun. Hep komutanlarının iyiliğinden, arkadaşlarından bahsettin. Rahatlığın, güvenin bizleri de rahatlattı. Sana sadece “Kendine dikkat et evladım” diyebildim. Ne de olsa seni bugünler için yetiştirmiştik. “Merak etme” diyordun, “Merak etme annem. Kalbini rahat tut!” Bir gün merakta bırakmadın bizi, fırsatın oldukça sık sık aradın, ayda bir mektubunu aldık. Mektubunu dakikalarca kokladığımı bilirim. Gönderdiğin fotoğrafları baş ucumuza koyduk.

Son mektubunda “Ben şehit olursam, ağlamayın sakın! Düşmanları sevindirmeyin.” diyordun. Telefonda “O nasıl söz oğlum” dedim. Sustun, sanki içine doğmuştu. “Hakkını helal et, güzel annem” dedin. Nereden bilirdim bu konuşmanın seninle son konuşmamız olduğunu… Baban duymuş önce, haberlerde söylemişler. Söylemediler önce bana… Kardeşin de sakladı. Ana yüreği bu, hissettim ben… Sonra öğrendim ki, pusuya düşürmüşler, çıkan çatışmada vurmuşlar seni… Elleri kırılsın o zalimlerin… Sanki canımı aldılar, sanki dünyayı başıma yıktılar. Bir ateş ki yüreğimin tam ortasına oturdu. Komutanlarınla görüştük, seni çok övdüler. “Kahramanca çarpıştı. Kanı yerde kalmayacak. Bizi de evladınız sayın artık.” dediler. “Vatan sağolsun” dedim. Oğlum seninle hep gurur duydum, sağlığında bir gün olsun boynumuzu eğik gezdirmedin … Cenaze töreninde de başımız dik, gururluyduk. Sana sözümüzü tuttuk, bir damla gözyaşı göstermedik, namertler sevinmesin diye… Hep içimize akıttık gözyaşımızı… Bayrağa sarılı tabutunu öptüm. Ben senden bir saat, bir dakika ayrı kalamazdım, şimdi seni nasıl toprağa koyacaktım a canım oğlum!

Aradan onca zaman geçti. Acın, hasretin içimizde yavrum… Bir kerecik bile olsa kokunu alabilsem, saçlarını okşayabilsem, öpsem gamzenden… Sevindirici bir haberim var sana… Komutanların sözünü tuttu yavrucuğum, kanın yerde kalmadı, sana kıyanları tez zamanda buldular, cezalarını verdiler. Cenazene gelmeyenler, cenazene gelmeye utananlar, “senin gibi ana kuzularını vuranları affettiler yavrum… Acımıza, acı eklediler.” Onları affetmeyeceğim. Canım oğlum, fırsat buldukça yanına geliyorum, dertleşiyorum seninle… Sağolsunlar, komutanların her fırsatta gelip misafirimiz oluyor. Yokluğunu aratmıyorlar. Yakında kardeşin de askere gidiyor. Bu vatana bir arslan verdim, gerekirse ikincisini veririm. “Vatan Sağolsun”

Seni çok seven annen…




   

DEVAMI GELECEK.....
ÖMÜR SAATİ
 
GÜNLÜK GAZETELER
 
GÜNLÜK DÖVİZ KURLARI
 
HABERLER
 

 
Bugün 158043 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol